24 Ağustos 2007 Cuma

TELEVİZYON

TELEVİZYON
Araştırma İstanbul, Afyon ve Sinop illerinde 509 ailede 1293 yetişkin ve 5 yaş ile 15 yaş arası 705 çocuk olmak üzere toplam 1998 kişi ile görüşülmek suretiyle yapılmıştır.
Araştırmanın konusu televizyonun Türk ailesine yaptığı genel ve bütünsel etkinin ne olduğunu saptamaktır. En önemli kültürel etki araçlarından olan televizyonun Türk aile yapısı içinde kullanım ve izlenme envanterinin (izlenme sıklığı, zamanı, ortamı, çocuk ve ebeveynlerin izleme farklılıkları gibi) saptanması, bu çalışmanın en önemli amacını oluşturmaktadır.
Araştırmanın bulgularına bakıldığında televizyonun, Türk ailesinin temel referans noktalarından birisi haline geldiği görülmektedir. Ailelerin % 98'inde en az bir adet renkli televizyon, büyük bir çoğunlukla oturma odalarında bulunmakta ve ortalama 8 kanal ile aile hayatının içine girmektedir. Televizyonun aileye girişi olgusunun geçmişi en az on seneliktir, zira "ilk televizyonu on yıldan önce aldım" diyenlerin toplam televizyon sahiplerine oranı %68'i bulmaktadır.
Gündelik televizyon tüketiminin çokluğuna karşılık, gündelik radyo tüketimi 1-2 saat ile sınırlı kalmakta ve radyo dinleyenlerin oranı %77'de kalmaktadır. Gündelik gazete okuyanların toplama oranı radyo dinleyen ve televizyon izleyenlerin oranına göre daha da düşüktür (%75.4). Bu sonuçlara göre, aileye ilişkin politikaların iletişimine yönelik kamusal iletişim kampanyalarında televizyonun en etkili iletişim aracı olduğu görülmektedir.
Televizyon, haberleri, drama programları, belgeselleri ve eğitici programları ile ailelerin kültürel şekillenme sürecinde belirleyici rol oynamaktadır. Sadece kırdan kente göçen aile fertleri için değil, bütün aileler için değişik düzeylerde örnek alacakları, nefret duyacakları, bilgi kaynağı olarak kullanacakları bir odak olarak işlev görmektedir. Göç nedeniyle tutumlarında ve dünyaya bakışında büyük sarsıntılar geçiren aile, televizyon dünyasında hem kendi bıraktığı dünyasından hem de parçası olmak istediği dünyalardan referanslar bulmaktadır.
Televizyonda yer alan drama programlarının %17'si konu olarak kendisine Doğu Anadolu bölgesi ailesini seçerken, %20'si ABD ailesini ekrana getirmektedir. Drama programlarının %4.5'inde karı ve koca ayrı yaşarken, %4.7'sinde aile yakın akrabalarının yanında gösterilmektedir. Buna karşılık, yine drama programlarının aile ile ilgili olanlarının %14.2'sinde bekâr anne ve çocuk teması ve %18.9'unda bekâr baba ve çocuk gösterilirken, %6'sında kalabalık aile olgusu ekrana getirilmektedir. Kısacası, televizyonun mesajları incelendiğinde ortaya melez bir dünyanın çıktığı görülmektedir. Aile ile ilgili drama programlarında bir taraftan ideal ailenin çocuksuz olduğu teması %4 oranındayken, çocuk erkek olmalı teması çocuk kız olmalıya göre yüzde dağılım olarak çok daha yüksek çıkmaktadır. Boş zamanlarında ailelerin zamanlarını nasıl geçirdiği gibi bir temaya bakıldığında, aile ilgili drama programlarının %12'ye yakınında karı ve kocanın ayrı yerlerde vaktini geçirdiği gösterilmekte; buna karşılık, ailelerde karar sürecinde kimin baskın olduğu temasına bakıldığında ise, büyük bir çoğunlukla erkek hakim pozisyonda gösterilmektedir. Bu iki karşılaştırma, modern ve geleneksel değerleri nasıl televizyon dünyasında yan yana olduğunu göstermektedir. Kadınların %50.1' i 4 saat ve üstü oranlarda televizyon izlediklerini söylerken, erkeklerin %33.6'sı aynı şeyi söylemektedir. Erkeklerin %58'i "2-3 saat televizyon izlerim" derken, kadınların %43'ü bu yanıtı vermektedir. Eğitim düzeyi yükseldikçe günde televizyon izleme miktarı düşmektedir. Kadınların önemli bir kısmının ev işi yaptığı ve dolayısıyla vaktinin büyük bir kısmını evde geçirdiği düşünülürse, televizyon dünyasının kadınlar üzerinde daha fazla rol oynayacağı ortaya çıkmaktadır. Nitekim, televizyon izleme miktarına göre kadın ve erkek grupları arasında tutum farklılıklarına bakıldığında, kadının çok televizyon izlemekle birlikte tutumunu daha sert bir şekilde değiştirdiği görülmektedir. Yani, televizyonun ekinlenme etkisi kadınlarda daha güçlü sonuçlar doğurmaktadır.
Çocukların televizyon örüntüsü yetişkinlerinki ile çakışmaktadır; hem çok televizyon izlemekte hem de akşam ve gece televizyon izleme oranları yüksek çıkmaktadır. Bu durum, çocukların televizyon dünyasının verilerine ne kadar maruz kaldıklarını ve incinme açısından ne kadar kritik bir durumda olduklarını göstermektedir. Televizyonu fazla seyretmek, derslere olumsuz bir etki yapmamakta; genel yetenek ve dil yetilerine ise çok az bir olumlu etkide bulunmaktadır.
Ailelerde televizyon izleme örüntüsü, ailelerin bulundukları iller ve gelir durumları bazında değişiklik göstermemektedir. Televizyonu izleme nedenleri, televizyon programlarında rahatsızlık duyulan konular ve televizyon dünyası ile ilgili yorumlarda farklı illerde oturan aileler arasında büyük benzerlikler ortaya çıkmaktadır. Bu da, farklı aile tipolojilerinin benzer televizyon izleme örüntüsüne sahip olduklarını göstermektedir. Farklı aile tipolojilerinde televizyon izleme alışkanlıkları benzeştikçe temel tutum ve kamusal konulara ilişkin görüşlerde de benzeşme olmaktadır. Yaş farkı, il ve gelir farkı dinlemeksizin, çok televizyon izleyicileri belirli konularda aynı şeyleri düşünmeye başlamaktadırlar. Bu anlamda, televizyon toplumda yaygın görüşün oluşmasında temel bir rol oynamaktadır. Çok televizyon izleyenler televizyon dünyasının mesajlarını günlük hayatlarında daha fazla tekrar etmektedirler. Televizyon dünyası tekrar tekrar yaşadığımız dünyanın tehlikeli olduğunu söylemektedir ve izleyicilere sorulduğunda da, çok televizyon izleyenler az izleyenlere göre böyle bir kanıyı sanki gerçek böyleymiş gibi, daha fazla doğrulamaktadırlar.
Türk televizyonlarında cinsellik ve şiddet, diğer dünya televizyonlarından farklı değildir. Bu programlarının büyük çoğunluğunun ABD ve Brezilya gibi yabancı ülkelerden geldiği bir televizyon dünyasında olağan bir durumdur. Mesaj içerikleri açısından, örneğin Japonya (Japon televizyonlarında şiddet öğesi ABD'nden çok yüksektir.) ile ABD televizyonları fazlasıyla ayrışırken; Türk televizyonları ile ABD televizyonları ayrışmamaktadır.
Televizyon, Türk hayatının bir iz düşümü değildir. Hangi maksatla üretilirse üretilsin, bu nedenle, televizyon toplumu değiştirici bir etkiye sahiptir. Bu güçlü etki, toplumun içinde yaşamadığı bir hayatı ve dünyayı, onlara günde 4-5 saat yaşatmaktadır. Bu sadece Türk geleneklerine ve adaletlerine uygun olmayan programlarda değil, en masum belgeselden, en aydınlatıcı sanat programına kadar, televizyonun bir bütün olarak tüm içeriğinde ortaya çıkmaktadır.
Televizyon hayatımızı, bizim ona atfettiğimiz önemden de fazla etkilemektedir. Bunu anında ve günlük etkilemeler olarak değil, bize başka bir dünyanın kültürünü ekerek oluşturmakta; zamanla ve sabırla hasatını almayı beklemektedir. Bu başka dünya, başka kültürlerin dünyası değil; bizim kendi yarattığımız bir dünyadır. Ama gerçek değildir.
TELEVİZYONUN ZARARLARI
Çocuğunuz televizyonun önünden hiç kalkmıyorsa, bu onun zeki olduğunun bir göstergesi değil. Bu nedenle, aileler evlerine televizyon almadan önce bir kez daha düşünseler iyi olur.
Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre, evinde televizyon bulundurmayan ya da sadece belgesel diziler sunan kanalları seyreden ailelerin çocukları, daha yaratıcı oyunlar oynuyor, sosyalleşiyor ve okulda daha başarılı oluyorlar.
Nielsen Medya Araştırma Şirketi'nin araştırmalarına göre, ABD'de eve televizyon sokmayan hanelerin sayısı sadece yüzde 2'de kalsa da, televizyonsuzluğun ailelere, çocuklara, akraba ve dost ilişkilerine kattığı değerler çok daha yüksek oranda.
Öğrenim düzeyi yüksek ebeveynlerin tercih ettiği televizyonsuz yaşam tarzıyla, çocukların, TV kutusundan sunulan hayattan daha karmaşık olan yaşam kültürünü idrak etmeleri amaçlanıyor.
TV seyretmeyen çocuklar, yaratıcı oyunlarla kendi kendilerini eğlendirmeyi öğrendikleri gibi, ne yapmayı istedikleri hakkında da kendi fikirlerine sahipler. Televizyonsuz evlerin çocuklarının, okuldaki başarı düzeyi de, derslere daha iyi konsantre oldukları için daha yüksek. Ayrıca, bu çocukların dünya ve hayat hakkındaki bilgileri de daha çok ve çeşitli kaynaklardan geldiği için daha geniş kapsamlı. TV seyredilmeyince, kalan zaman, daha sosyal faaliyetlerde değerlendiriliyor, arkadaş, akraba-dost ziyaretleriyle insan ilişkileri ve iletişimi güçleniyor.
ANKET
ANKETİN YAPILDIĞI BÖLGE:KASTOMONU VE İLÇESİ
ANKET KONUSU:TV’NİN YARARLARI, ZARARLARI
ANKETİ YAPAN KİŞİ:SEVDE GÜNGÖR
ANKETE KATILAN KİŞİ SAYISI:51
ANKET SORULARI
1-Sizce televizyonun yararları nelerdir?
2-Peki televizyon zararları var mıdır? Bize söyleye bilir misiniz?
3Savaşlı filmler çocuklara zararlı mıdır?
4-Dıgımon, pokemon gibi çizgi filmler çocuklar için yararlı mıdır?
5-Film ve çizgi filmler neden yararlıdır, neden zararlıdır?
6-Ailenizle film seyrederken seçici davranıyor musunuz?
7-Daha çok hangi filmleri izliyorsunuz?
8-Biz çocuklar hangi filmleri izlemeliyiz?
9-Pembe diziler ve benzeri filmler zararlı mı?
10-Hangi programların daha çok olmasını istersiniz?
11-Devamlı TV izleyen kimseler mutsuz olur mu?
12-Günde kaç saat TV izliyorsunuz?
13-TV yüzünden işlerinizi aksattığınız oldu mu?
14-Sizce eğitici programlar nasıl olmalıdır?
15-Siz program yayıncısı olsaydınız hangi programları yayınlardınız?
ANKETİN DEĞERLENDİRİLMESİ
1-Mesela televizyonda haberler çıktığında yurdumuzda neler olup bittiğini öğreniriz.(13 kişi)İnsanlara bilgi verir.(22 kişi)
2-Vardır.aşırı derecede televizyona bakımı gözleri bozar.( 10 kişi)Magazin proramları TELEVİZYONUN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Hiç düşündünüz mü televizyonumuz günde kaç saat açık kalıyor ve biz günümüzün kaç saatini televizyon karşısında geçiriyoruz. Elbette televizyonun bizi ilgilendiren yönü çocuklarımızın hayatındaki yeri. Uykuyu çok seven çocuğunuzun, sabah erken saatte başlayan çizgi filmi kaçırmamak için uykusunu bırakıp televizyon karşısına geçmesi, yemeklerini bile bir gözü televizyondayken yiyor olması çok alışıldık bir durum olsa da çok düşündürücü. Üstelik televizyon artık interaktif bit hal aldı, kullanım alanı genişledi. Çocuklarsa bu yeni duruma çok çabuk adapte oldular.
Televizyon için çok gerekli demek gereksiz demek kadar da anlamsızdır. Çünkü etkileri, onu nasıl ve ne derecede kullandığınızla ilişkili. O sizi yada çocuğunuzu değil siz onu yönettiğiniz sürece problem yok. Üstelik televizyonun eğitimi destekleyici, rahatlatıcı, eğlendirici, yaşadığımız dünyada olup bitenlerin farkında olmamızı sağlayıcı işlevlerini de inkar etmek de biraz haksızlık olacak gibi..Çelişki ise aynı aracın kontrolsüz kullanımda kişiyi pasifize etmesi, amaçsız bir şekilde karşısına bağlayarak zaman öldürmeye neden olması, tüketimi kışkırtması ve şiddeti evimize taşıması
Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri konusunda yıllardır sayısız fikir yürütüldü. Bunların pek çoğu da televizyondaki şiddet ile çocuktaki şiddet eğilimleri arasındaki ilişki üzerineydi. Araştırma sonuçları genellikle çocuk ne kadar şiddet görüntüsü izlerse, bunları yaşamın çok normal ve kabul edilebilir bir parçası olarak algıladığını gösteriyor. Şiddet içeren programlar aynı zamanda gerek çocuğu gerekse yetişkini bağırıp çağırmaya, zor kullanmaya ve kavgaya yöneltebiliyor. Çocuğun dış dünyayı vahşi, korkunç bir yer olarak algılamasına neden olabiliyor.
Çocuk yetişkin insanın minyatür bir örneği değildir. Enformasyon edinme yöntemleri çocuğun yaşına ve gelişim evrelerinin seyrine göre farklılıklar gösterir. Örneğin 2-5 yaşları arasındaki çocuk taklitçi olur. Bu yüzden televizyonda gördüğü şiddet içerikli sahneleri kendince oynamaya, uygulamaya çalışması son derece normaldir. Aileler bu yaşlardaki çocuklarının taklit ettiği olumsuz davranışlarının bir süre sonra kendi davranışları haline geldiğinden sıkça yakınırlar. Aslında taklit, öğrenme süreci ve yöntemlerinin çok normal bir parçasıdır ve aile çocuğun hangi programları izlediğini denetlediği ve olumlu yönlendirdiği sürece zararsızdır.
Sekiz yaşındaki çocuk, televizyonda ve gerçek yaşamda gerçekleşenler arasındaki farkı ayırt edebilecek durumdadır. Örneğin reklamların, birileri tarafından izleyiciyi bir şeyi satın almaya ikna etmek üzere hazırlandığını fark edebilecek yaştadır artık.
Yine pozitif olarak baktığımızda televizyonun aslında kocaman ve heyecan verici bir dünyaya açıldığını görebiliriz. Yeryüzündeki milyonlarca insanın eğitimi düşünüldüğünde, tartışmasız bir eğitim aracıdır.
Gene çocuklarımıza sosyal bazı davranışları, paylaşmayı uzlaşmayı öğreten pek çok eğitici programın varlığını yok sayamayız.
Burada önemli olan televizyonu seyretmemek değil, çocuklarımızı doğru ve uygun programları seyretmesi için yönlendirmemizdir.
TELEVİZYONUN TUZAĞINA DÜŞMEMEK İÇİNUYULMASI GEREKEN 5 KURAL
1. AKŞAMLARI EVE GELİR GELMEZ TELEVİZYONUN AÇILMASI
Çamaşır, bulaşık, yemek gibi yapılması gereken bir çok tatsız işin altında boğuluyor olsanız bile çocuğunuz, siz bunlarla meşgulken televizyondan başka bir uğraşla ilgilenmesi için yönlendirin. Televizyonun önünde sakin oturmaktansa, bırakın daha fazla kirleten ya da dağıtan diğer aktivitelerle ilgilensin.
2. EVE BİRÇOK TELEVİZYON YERLEŞTİRMEK (ÖZELLİKLE RİSKLİ OLAN ODALARA)
Yatak odasına bir televizyon koymak bir tuzaktır. Yatakta seyretmek çok konforludur, fakat en ufak bir yorgunlukta bir elde kumanda diğer elde abur cubur yiyeceklerle son derece sağlıksız bir yaşam şeklidir. Yemek esnasında televizyonun açık olması ailedeki tüm iletişimi kesmenin en emin yoludur.
3. ÇOCUK BAKICISINA ÇOCUĞUNUZU TELEVİZYON KARŞISINA YERLEŞTİRMESİ İÇİN İZİN VERMEK
Televizyonu sizin işinize yarayacağı anlara saklayın. Ama daha iyisi böyle durumlarda bakıcıya hikayeler anlatan kaset dinletmesini önerin. Bu, düşselliği çok daha fazla özgür bırakır. Çocuğunuzu başka tür uğraşlarla meşgul etmesi için ona öneriler (resim, yapıştırma, oyun hamuru v.s.) verin ve eğer çocuk bakıcısına güveniniz yoksa uzaktan kumandayı saklayın.
4. ÇOCUĞUNUZA TELEVİZYONU TEK BAŞINA AÇMASI, NE VAR NE YOK BAKMASI VE KANAL DEĞİŞTİRMESİ İÇİN İZİN VERMEK
Televizyon seyredip seyretmemesine, programın yada çizgi filmin ona uygun olup olmayacağına siz karar verin.Küçük yaşlarda konsantrasyonu bozma kaynağı olan zapping yapmaktan kaçının. Gerekirse, eğer televizyonunuz kablolu yayınları alıyorsa, onun için zararı olmayan kanallarda gezmesi için ona birkaç dakika izin verin. Çocuğunuz yanlışlıkla kanlı olayların olduğu bir sahneye mi denk geldi...televizyonu hemen kapatmak yada aceleyle değiştirmek yerine, onda şok yaratmış şey üzerine birkaç kelime etmekten çekinmeyin. Böylece onu şaşkın hatta paniğe kapıldığı bir durumdan çıkarmış olursunuz. Ona “kimi ülkelerde çok korkunç şeyler oluyor ve şimdi söz konusu olan şey.....” diyebilirsiniz.
5. ÇOCUĞUNUZU UZUN BİR SÜRE TELEVİZYON KARŞISINDA YALNIZ BIRAKMAK
Tam tersine bilinçli ve eleştiren bir televizyon izleyicisine yavaş yavaş dönüşmesini ona öğretmek için yanında kalmaya çalışın. 6-7 yaşına doğru onun çizgi filmlerden başka şeyler izlemesine izin verdiğinizde bazı temel bilgileri açıklayın. Örneğin ona sinema efektlerini seçmesini, film ile gerçeği ayırt etmesini öğretin. “Gördüğün bu kan aslında ketçap” “Birbirleriyle kavga edenler aslında rol yapıyor” “Bütün bunlar aslında sana akşamları okuduğum masallar gibi gerçek olmayan şeyler” gibi..

Hiç yorum yok: