24 Ağustos 2007 Cuma

ÇOCUKTA GÜVEN DUYGUSU

ÇOCUKTA GÜVEN DUYGUSU
Çocuğu doğurmak ve karnını doyurmak önemli değildir. Önemli olan çocuğungönlünü doyurmaktır. Farkında olmadan çocuklarımıza karşı öyle sözlersöylüyoruz ki, yıllarca hatta bir ömür boyu sürecek kişilik bozukluklarına veözgüven yoksunluğuna yol açabiliyoruz. Amerika'da bir mucit profesöre, kendisini diğer insanlardan farklı kılan sebebisoruyorlar, başarısının sırrını söylemesini istiyorlar. Çok ilginç bir cevapveriyor : "Başarımın sırrı annemin 6 yaşımdayken bana takındığı bir tavırdır. 6yaşımdayken buzdolabından süt alırken süt şişesini düşürüp kırdım. Annem olayıgörünce beni dövmedi, kızmadı. Aaaa Henri sütten ne güzel bir göloluşturmuşsun. Bu gölde benimle biraz oynamak ister misin?" Bir süre oynadıktan sonra annem : "Biliyor musun Henri, herkes kendi yaptığı şeyleri kendisi toplamalıdır. Şimdibu süt gölünü temizlemek için benden sünger mi istersin, havlu mu ?" Elimden geldiğince dökülen sütü temizledikten sonra annem beni bahçeye çıkardı.Süş şişesinin, düşürmeden nasıl taşınacağını bana gösterdi. Bu olay benim diğerinsanlardan farklı olmamı sağlamıştır"Evet mucit profesör başarısının sırrını bu şekilde ifade ediyor. Bu olay sadeceona mahsus bir özellik değildir. Onun annesi büyük bir eğitimcidir. Çocuğununkendisine olan güven duygusunu yıkmadan bir şey öğretmiştir. Şunu kabuletmeliyiz ki, hata yapmaktan korkan bir insan hiçbir şey yapamaz. Çocuğun hatayapmaktan korkmayacağı bir ortam oluşturmak biz büyüklerin en büyükgörevlerinden biridir. Böylece çocuğun girişimcilik ruhunu öldürmemiş oluruz.Bugün toplumumuzdaki kişilik bozukluklarının sebebi ailelerin eğitimhatalarıdır. Çocuğumuzun hatalarını olabildiğince görmezden gelelim. Onların olumlutaraflarını fark edip takdir edelim, motive edelim, onore edelim. Japonlarınbaşarı sırlarından biri bir şirkette çaycısından mühendisine kadar herkesintakdir edilmesidir. Birkaç gün önce benim de yukarıda anlattığım olay başıma geldi. 8 yaşındakioğlum kuruyemişi halıya döktü. Kızmadan toplamasını istedim. Sonra şarjlısüpürgeyle, daha sonra da deterjanlı bezle halıyı elinden geldiğince temizledi.Olaydan haberdar olan titiz eşim geldi ve "bu ne biçim temizlik, zatenelinizden hiçbir şey gelmez, sakar şey" gibi sözler söyledi. Oysa çocuk yaptığıtemizlik için övgü bekliyordu. Dikkat ederseniz bir çocuğa söylenebilecek enzararlı sözü söyleyen eşim açıklamalarıma aldırış bile etmiyordu. Birkaç günönce 7 yaşındaki kızım mutfak musluğunu açık unutmuş ve mutfak göl halinegelmişti. Bu olaylar aklıma geldi ve hiç kızmadım. Mutfağı temizleyip kurutupeski haline getirmem saatlerimi, günlerimi aldı ama ben de bu arada kendimehakim olarak hiç kızmadığım için kendimi tebrik ettim. Sadece yumuşak bir sesle"Bundan sonra daha dikkatli ol tamam mı?" dedim. Birden bir yakın arkadaşımın anlattığı benzer bir olay aklıma geldi:"13-14 yaşlarındaydım. Evimizin bahçesini uzun süre uğraşarak belledim. Babamgelince en azından bir aferin demesini bekliyordum. Babam geldi, bahçeye şöylebir baktı. Hiçbir şey söylemeden beli eline aldı ve benim bellediğim yerlerinbir kısmını tekrar belledi. O kadar bozuldum ki anlatamam. Ayakta öyleceyıkılmış bir durumda bir süre kaldım. O sırada karşı komşumuz Fadime Hanımdurumu gördü ve bahçenin yanına gelerek babama "Ya İsmail Abi çocuk ne güzelbellemiş, niye sen tekrar belliyorsun ki?" Babam anlamazlıktan geldi ve "işteçocuğun yaptığı ne kadar olacak ki" benzeri bir söz söyledi. Bu olay o kadarağırıma giti ki yıllarca unutamadım. İçimde bir ukde olarak kaldı. 7-8 yılsonraüniversitede öğrenci iken bu durumu en yakın birkaç arkadaşıma anlatarakrahatladım". Benzeri bir olayı da şu şekilde yaşamış arkadaşım. Yine kendisi anlatıyor : "12-13 yaşlarındaydım. Evimiz şehir merkezine uzaktı. Evimizin yakınında marketyoktu. Babam beni çarşıya tavuk almaya yolladı. Otobüsle çarşıya gidip gelmeyiyeni yeni öğreniyordum. Tavuğu alıp eve gelirken zafer kazanmış bir komutangibi gururluydum. Ama tavuğu istenilen şekilde alamamışım. O sırada evde komşukızı da vardı. Babam "Gene becerememiş" dediğinde öyle yıkıldım, öyle utandımki anlatamam. Bir çölde tek başına terkedilmiş gibi hissettim kendimi. Bu olayorada kalmadı. Aradan yıllar geçti. Başka bir şekilde üniversitede öğrenci ikenev arkadaşlarımla tavuk yemeği yapmaya karar verdik. Beni tavuk almak üzereçarşıya yollamak istediklerinde birden paniğe kapıldım. "Arkadaşlar ben tavukalmasını bilmem, beni kandırırlar, kesinlikle gidemez, ben beceremem" dedim.Arkadaşlarım çok şaşırdı ama neticede ben gidemedim. Hatta lokantaya dahigirmekten çekinir hale geldim. Üniversitede iken lokantaya gitme amacıylayurttan çıktığımda lokantada yanlış bir şey yapacağım veya kandırılacağımendişesiyle lokantaya giremeyerek yemek yemeden geri geldiğim dahi olmuştur.Görüldüğü gibi yanlış bir söz, yanlış bir tavır, çocuklarımızın bilinç altınayerleşmekte, onlarda "işe yaramaz, beceriksiz, kendine güvensiz , girişimciruhu ölmüş" duyguları oluşturmaktadır. Batıda başarısızlığın kutlama yapılaraködüllendirilmesi gibi bir yöntem dahi uygulanmaktadır. Böylece başarısızlıkkarşısında çocuğun yıkılması engellenmeye çalışılmaktadır. Doktorların hatası ölümle veya sakat bırakmakla sonuçlanmakta, ebeveyn veöğretmenlerin hatası ise çocukta yetenek kaybı ve kişilik bozukluğu, iletişimbozukluğu, özgüven yoksunluğu olarak kendini göstermektedir.*************************************************************cocuk etkınlıklerı grubuna "erenk" tarafindan gonderilmistir.************************************************************* GRUP ÜYELERİNİN GÖRÜŞLERİ ibrahim.ibis@bilkom.com.tr cocuk egitimi almayanlar evlendirilmemeli... ??? bence cok yasakci bir yaklasim... cocuk egitimi almayanlar cocuk yapmamali derseniz belki size katilabilirim... bence asil sorun annelerimizden gelen cocuk yetistirme becerilerinin bizim kusaga saglikli bir sekilde aktarilamamasi ve buyuk ailelerden (anneanne ve babaannelerin oldugu) cekirdek alilelere cok cabuk gecmis olmamiz... bence bu beceriler cogunlukla yasanmis tecrubelerden olusuyor ve cogu da kitaplardan okunarak ogrenilemiyor maalesef...annelerimiz bizim kadar egitimli olmasalarda kendi ailelerinden gelen yasinmis tecrubelere sahiptiler ve kanimca bugunun egitimli (kitap okuyarak yada kursa giderek) annelerinden cok daha iyi idiler...gunumuz annelerinin bence kendi annelerinden ogrenecekleri cok sey var.Ibrahim Ibisozdenk@stfa.comYazılarınızı ilgi ile okuyorum ve size katılıyorum. Bu konuda dikkatinizi cekmek istediğim iki konu var. - Birincisi, benzer anıları belki hepimiz yasamısızdır. Ancak bazı insanlar yasamlarının belli bir noktasında bu özguven eksikliğini asıyorlar. Bazıları ise omurlerinin sonuna dek ozguvensiz ve beceriksiz, yetersiz vs. kalıyorlar. Bu engeli asan insanlar sizce bunu nasıl basarıyorlar. - İkinci konu ise; ebeveynlerden biri hosgorulu ve destekleyici iken diğeri degilse ne yapılabilir? erenk@migros.com.trmerhaba;Çocukluktan kalan izleri silmek çok güçtür.Adeta kişiliğimize keskin hatlarla imzasını atarlar.Bu izlerini farkına varmak ,kabulenmek ve izleri silmeyi azmetmeyle başlar herşey.Ben değişmeyen tek şeyin Değişim olduğuna inananlardanım.İnsan "farkına" vardığı; ve istediği her şeyi yapabilir.Bu konuda destek almaktan da çekinmiyorsa; (ki kabullendikten sonra çekinmez) önünde bir dolu alternatif serilir.İkinci sorunu ise ben de yaşıyorum.Çocukluğumda bana davranıldığı gibi davranmak istemiyorum oğluma.Düşüncelerinde alabildiğine özgür bırakıyorum.Aklından geçen her şeyi (saçma bile olsa) can kulağı ile dinleyip, değerlendiriyorum.Ancak eşim benim gibi hassas olamıyor. Haklı da biraz zira, o butun gün çocukla ve tahammul sınırı benden daha çok zorlanıyor.Bu konuda, bilhassa yaratclığını ortayakoyduğu durumlarda, hoşgörülü olma bağlamında anlaşmış olsak ta; nadiren başarıyor bunu.Ne yapılablir bu konuda ? Ben şahsen bu işin ciddiyetini kavrama ve kenidimizi eğitme yolunda, bir aile psikoloğna gitmek istiyorum.Zira, benim doğru bildiğim şeylerinde yanlış olma olasılığı buyuktur.Böyle bir desteği her ebeveyn almalı; hatta daha radikal düşünerek diyrum ki; çocuk eğitimine tabi tutulmayanlar evlendirilmemeli.Birinci maddedki sorunu düşünün."sonunadek ozguvensiz ve beceriksiz, yetersiz " diyorsunuz.İşte böyle bir nesil zincirleme yetişiyor böylece.ozdenk@stfa.com>Eren Bey dusuncelerinizi paylastıgınız icin cok tesekkurler. Eger bu konuda iyi bir aile pspkologu bulursanız bizlere de onerin lutfen. Bu konu Turkiye de cok yeni (aile terapisi) ve iyi bir psikolog bulmak kolay degil. Birinci konuda da sizinle aynı fikirdeyim.Tekrar TesekkurlerOzdenfulya@netas.com.tr Bende size katiliyorum Ibrahim Bey, bu isin kitaplardan kurslardan filan (yeterince) ogrenilebilecegini zannetmiyorum. Hepimizde panik hissediyorum. Ya iyi anne-baba olamazsam panigi. Oysa bu cok dogal bir rol ve dogal haline birakirsak daha rahat isler. Ornegin eslerden birinin digerine gore daha anlayissiz olma durumu; kaba veya kirici olunmadiktan sonra bu bile cocugumuz icin iyi bir hayat deneyimiolabilir. Dunyada herkesin ayni fikirde veya ayni anlayislilikta olmadigini, sevginin tum bunlarin uzerinde bir yerden geldigini, anne-babasinin ayni sekilde (birbirinin sevimsiz kopyalari seklinde) davranmak yerine ozgun insanlar oldugunu kavrar cocuk belki de. Bilemiyorum, sakin olalim yeter. Kendi cocuklugumuzu dusunup bize yapilan yanlislari biz cocugumuza yapmamaya calisiyoruz, peki biz bize yapilanlarin hangisinin yanlis oldugunu nerden biliyoruz. Ornegin benim annem problemli bir ortamolustugu zaman oyle sert bakardi ki gozlerimin icine, ortada problem filan kalmazdi, hersey dururdu birden. Uzun zaman bunun benim cocuklugumun en buyuk zulumu oldugunu dusundum ama olmamasi olasiligi da var. Annem oyle iyi bir nokta bulmus ki ikimizin arasinda, dogru yerde ve dogru anda o bakisi firlatabiliyordu, bagiris-cagiris olmadan. Ben en fazla benim kadar olabilirim. Olabilecegim en iyi anne benim dogal halimde olan ve maalesef ben bazen cok anlayisli ama bazen isten eve yorgun gelmis, bazen sevgi dolu ama bazen kizgin, bazen cok yaratici ama bazen tukenmis birisiyim.ozdenk@stfa.com>İbrahim Bey merhaba,Aile sistemlerinin bir onceki kusaga oranla cok hızlı bir sekilde degistigine ve bunun bazı yasam becerilerini korelttigine bende katılıyorum.Bir yerde okumustum, cocuklar icin en iyi buyume ortamı buyuk bir aile icinde buyuk babalar, buyuk anneler, teyzeler halalar ve bircok torunla (tabiki) ve sokakta, komsu evlerin cocuklarıyla oynayarak gecirilen bir ortam oldugunu yazıyordu. Dusunsenize o ailelerde genc anne babaların buyuklerinin onunde cocuklarını azarlaması bile ayıp kabul edilirmiş. Ayrıca cocuklar buyukanne ve buyuk babaların yasam tecrubelerini dınlemek ve hatta onlarla birlikte bazı tecrubeler edinmek fırsatını bulurlarmıs. Simdi de bazı cocuklar anneanneleri(vb) tarafından bakılıyorlar. Ama bence bu aynı sey degil. Fakat artık ozellikle buyuk sehirlerde boyle buyuk aileler yok ya da hızla azalıyorlar. Ustelik kadının calısma yasamına katılmasıyla cocuklar bakıcılara, yuvalara, etut sınıflarına bırakılmıs durumda. Bu durum hem kadınlar/anneler icin hem de cocuklar icin buyuk bır hendikap bence. Yanı kadınlar, hem ekonomik ihtiyaclar, hem anne olmak, hem de kariyer yapma istegi arasında sıkısmış durumdalar.Bu konu uzun uzun tartısılacak bir konu aslında. Butun anne babaların ortak konusu oldugunu dusunuyorum ama belkide bunu duygusal zeka e-grubunda tartısmalıyız. Herkese iyi bir haftasonu dilerim.
YÜKSEK DUYGUSAL ZEKALI BİR ÇOCUK YETİŞTİRMENİN YÖNTEMLERİ

Yirminci yüzyılın ikinci yarısı, çocukların mutluluğuna karşı daha önce hiç görülmemiş bir ilgiye ve ebeveynlerin gündelik etkileşimlerinin çocuklar üzerinde çok derin bir iz bıraktığını kabul etmemize tanık olmuştur. Son araştırmalar, çocuklarımızın daha zeki olmalarını sağlamakta benzeri görülmemiş bir başarı elde ettiğimizi, ya da en azından çocukların standart testlerde daha başarılı olduğunu gösteriyor.
Yine de, çelişkili bir biçimde, her çocuk kuşağı bir öncekinden daha zeki gibi görünürken, duygusal ve sosyal becerileri adeta zayıflamaktadır. Eğer duygusal zekayı ruhsal sağlıkla ve diğer sosyolojik istatistiklerle ölçersek, bugünkü çocukların önceki kuşaklardan birçok açıdan daha kötü durumda olduğunu görebiliriz.
Kar amacı gütmeyen bir çocuk savunma grubu olan Çocukları Savunma Fonu, Amerikan gençliğinin yaşamındaki bir günün kesitini veriyor. Her gün:
Yirmi beş yaşın altındaki 3 genç AIDS nedeniyle ölüyor ve 25 tanesine HIV virüsü bulaşıyor.
6 çocuk intihar ediyor.
On sekiz yaşın altında 342 çocuk şiddet suçlarından tutuklanıyor.
Ergen annelerden 1407 bebek doğuyor.
2833 çocuk okulu terk ediyor.
6042 çocuk okula silah götürüyor.
Ülkemizde de bu ve buna benzer istatistiksel göstergeler mevcuttur. Bu bulgular rahatsızlık vericidir.

EMPATİ

Çocuklara daha empatik olmayı öğretmenin önemi büyüktür. Güçlü bir empati yeteneği olan çocuklar saldırganlığa az eğilimli, yardımlaşma ve paylaşma gibi sosyal davranışlara karşı daha yatkındır. Sonuçta empatik çocuklar akranları ve büyükleri tarafından daha fazla sevilir, okulda ve işlerinde daha başarılı olurlar. Empatik çocukların, büyüdüklerinde eşleriyle, çocuklarıyla ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde yakınlık kurmak açısından daha yeterli olmaları şaşırtıcı değildir.
Çocuklar kaba, düşüncesiz ve hatta acımasız oldukları zaman, bu "doğal olmayan" davranışın nedenlerini çoğunlukla kendi aile yaşantımızda bulabiliriz. Başkalarını umursayan, onlarla ilgilenen ve davranışları bu duygularla tutarlı olan bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız, işte size uygulayabileceğiniz bazı şeyler.
Çocuklarınızdan beklediğiniz düşünceli ve sorumlu davranışlar için "çıtayı" yükseltinÇocuğunuzun düşünceli, saygılı ve sorumlu olmasını istiyorsanız yapmanız gereken tek şey var: Beklenti çıtanızı yükseltin. Serbestiyetçi ebeveyn olmak kolaydır. Çocuğunuzun yatağını düzeltmek ya da ev ödevini onun yerine yapmak kolaydır. Ancak daha sorumlu çocuklar yetiştirmek için anne-babaların bizzat sorumlu olmaları gerekir, çocukları şımartmanın onlara bir zarar vermeyeceği düşüncesini ebeveynler düşüncelerinden silmelilerdir.
Çocuklarınıza "rasgele iyilik edimleri"ni uygulamayı öğretinÇocuklara empatiyi öğretmenin en basit ve etkili yöntemlerinden biri, "rasgele iyilik edimleri"ni uygulamaktır. İyilik yaşam boyu elimizdeki en güçlü araçlardan biri olarak ortaya çıkıyor. İyiliğin gücü, bunu umursayan kişilerin kolayca ulaşabileceği, asla azaltılamayacak, her edimle artacak birşeydir. İyiliği bir aile projesi haline getirmeye hemen bugün başlayabilirsiniz. Bir anne-baba olarak ilk önce boş bir defter yaprağına ailenin her üyesi için her gün bir iyilik edimi kaydedin. İyilik edimi, birisi için kapıyı tutmak ya da hasta bir arkadaşa telefon etmek kadar basit olabilir. İyilik alışkanlık olmaya başladıkça, çocuklarınızın bununla yetinemediğini göreceksiniz. Daha yardımseverce davranışlar sergilemek için tarzlarını değiştireceklerdir.
Çocuğunuzun bir toplum hizmetine katılmasını sağlayınAmerika'da birçok okul, liseden mezun olmanın bir koşulu olarak toplumsal hizmeti zorunlu tutmaya başlamıştır. Son yıllarda Amerika'daki kamusal ve özel okulların sorumlu vatandaşlar mezun etme yükümlülüğünü yerine getirmek için toplum hizmetini şart koşmaları, ailelerin ne kadar başarısız olduğunu gösteren üzücü bir değerlendirmedir. Birçok anne-baba çocuklarına bu değeri aktarsa da, bir etkiye yol açacak tek şey bunu eylem haline dönüştürmektir. Kendinizi ve ailenizi çeşitli projelerde düzenli bir şekilde başkalarına yardım etmekten sorumlu tutmak, çocuklarına hem başkalarına karşı daha ilgili olmayı, hem de sosyal becerileri, işbirliğinin önemini sebatın değerini ve bunu izleyen şeyleri öğretecektir. Tüm bunlar yüksek bir duygusal zekaya katkıda bulunan becerilerdir. Aşağıda bu becerileri geliştiren etkinliklere örnekler bulacaksınız:
Bir aşevinde çalışmak
Soyu tükenmekte olan türleri kurtarma çalışmalarına katılmak
Çevreyi temizleme girişimlerinde yer almak
Bakımevindeki yaşlılara kitap okumak
Küçük çocuklara derslerinde yardım etmek
Hasta çocuklar için oyuncak bebekler yapmak

DÜRÜSTLÜK VE KİŞİSEL BÜTÜNLÜK

Çocuklarınıza dürüstlüğün önemini öğretmek için ne yapabilirsiniz?Araştırmalar, yalan söyleyen çocukların, anne-babanın sık sık yalan söylediği ailelerden gelmelerinin daha olası olduğunu gösteriyor. Buna ek olarak, denetimin pek az olduğu ailelerden gelen ya da anne-babanın reddettiği çocuklar çoğunlukla dürüst olmazlar.
Hiç yalan söylemediğini belirtecek ebeveyn sayısı çok az olsa da, yalan söylemenin çocuklarınız üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin farkında olmalısınız. Kuşkusuz, çocuklarınıza yalan söylemenin iyi bir nedeni asla yoktur. Bu, onlara herşeyi anlatacağınız anlamına gelmez-bilmeleri gerekmeyen birçok şey vardır- ancak bir şeyler uydurmanın da hiçbir gereği yoktur. Eğer birşey özelse, ya da çocuklarınızın kavrayışını aşıyorsa, onlara sadece bunu söyleyin.
Evinizdeki sohbetlerde dürüstlüğün önemine sürekli değinin. Bunun çocuğunuzun ahlaki eğitiminin bir parçası haline getirmek için dürüstlüğü vurgulayan öyküler okuyun.
Utanç duygusunu kullanmakUtandırma çocuk eğitimi uygulamalarımızın bir parçası olmalı mıdır? "Olumsuz" ahlaki duygular, ahlak bunalımımıza bir çare olarak kültürümüze yeniden sokulabilir mi? Bu soruların her ikisinin de cevabı, aşağıdaki iki halde "evet" olacaktır:
Utanç duygusu, bir çocuğun utanılacak bir şey yaptıktan sonra hiçbir duygusal tepki göstermediği zamanlarda uyandırılmalıdır.
Utanç duygusu, disiplinin daha az etkileyici şekilleri başarısızlığa uğradığında meşru bir davranış geliştirme stratejisi olarak görülmelidir.

Utanç ve suçluluk duygularının, çocuklarımızın duygusal yaşamlarının normal ve güçlü yönleri olduğunu kabul edersek, aklımıza gelen soru şu olacaktır: Gereksiz yere zarara yol açmadan, çocuklarımızın ahlaki gelişimini pekiştirmek için bunları nasıl kullanabiliriz? Aşağıda, çocuklarınıza dürüst, ahlaklı ve şefkatli bir yetişkin olmanın yolunu göstermek için utanç ve suçluluk duygusunu yapıcı bir şekilde nasıl kullanacağınızı gösteren genel tavsiyeler bulacaksınız.
Kurallara karşı gelindiğinde tutarlı kurallarınız ve tutarlı cezalarınız olsun. Cezalarınız adil, anında ve etkili olmasını sağlayın.
Çocuğunuz başka birini incitecek birşey yaptığında daha sert bir şekilde tepki verin. Örneğin, verilen ödevi zamanında teslim etmiyorsa iyi bir not alma şansını yitirir, ancak bunun sonuçlarına katlanacak tek kişi odur. Çocuğunuzun olumsuz davranışları başka birini incitiyorsa, uygun bir ceza ile birlikte kendi hislerinizi ifade etmekten çekinmeyin. Bu çocuğunuzu üzerse, hemen onu teselli etmeye çalışmayın. Kendini suçlu hissetmek onu bir dahaki sefere düşüncesiz olmaktan alıkoyacaktır.
Özürler üzerinde ısrarla durun. Yazılı özürler sözlü özürlerle birleştirilmelidir. Çocuğunuzun özürü içten değilse, kolayca vazgeçmeyin. Bunun yerine duygusal bir tepki verene kadar daha fazla özür dilemesini isteyin.

GERÇEKÇİ DÜŞÜNME VE ZİHNİMİZİ AÇMAK

Kendini kandırmanın karşıtı gerçekçi düşünmek; yani dünyayı olduğu gibi görüp uygun kararlar ve davranışlarla tepki vermektir.Birçok ebeveyn çocuklarına bu duygusal zeka becerisini öğretmeyi ihmal ediyor, hatta tam tersini öğretebiliyor. Ebeveynler çocuklarını hayatın "katı gerçekleri"nden korumaya çalışarak aslında bu inkarı pekiştirmiş oluyorlar.
Çocukları bir sorundan korumaya çalışmak yerine, durum ne kadar acı verici olursa olsun, dürüst davranarak onlara en iyi yardımda bulunabiliriz. Ebeveynler kendi bakış açılarından gerçekleri ayrıntılarıyla anlatarak çocuklarına durumu açıklarken, insanların duygusal güce sahip olduğunu ve en sıkıntılı bir durumla bile başa çıkabileceklerini öğrenirler. Bu, kesinlikle, onların da aynısını yapabilecekleri mesajını gönderir.

İYİMSERLİK

Çeşitli nedenlerden dolayı, günümüz çocukları kötümser olmaya önceki nesillerden daha eğilimlidir. Kötümserlikteki bu artış, çocukları, depresyonun zayıf düşüren etkilerine ve bununla bağlantılı olarak okuldaki başarısızlık, arkadaşsızlık, hatta fiziksel hastalıklara karşı daha savunmasız hale getirmiştir. Çocuklara iyimserliği öğretmek mümkündür ve bu konuda bir ebeveyn olarak yapılabilecek bir kaç öneri:
Eleştirme Tarzınzı Gözden GeçirinEbeveynler çocuklarını nasıl eleştirdiklerini düşünmelilerdir. Eleştiri tarzınız, çocuğunuzun iyimser veya kötümser olmasına önemli etki yapar. Çocuğunuzu eleştirmenin birinci kuralı kesin olmaktır. Dr. Seligman abartılmış suçlamanın çocuğu değişmeye teşvik edecek olanın ötesinde bir utanç ve suçluluk duygusunu yarattığını belirtiyor ve ekliyor; ancak hiç suçlanmamak da, sorumluluğu aşındırır ve değişme iradesini sıfırlar.İkincisi,iyimser bir açıklama tarzı belirleyin. Sorunları, gerekçelerini belirli ve değişebilir olarak gösteren gerçekçi terimlerle açıklayın.
Örnek OluşturunÇocuklar kendilerine ebeveynlerin davranışlarına göre çeki düzen vereceklerdir. Ebeveynlerin iyi ve kötü yanlarını özümseyeceklerdir. Eğer ki ebeveyn kötümserse, çocukları da bu şekilde düşünebilir. Çocuklarda iyimser düşünmenin yararları görülsün isteniyorsa, ebeveynler düşünce tarzlarını değiştirmelidirler.

SORUN ÇÖZMEYİ ÖĞRETMEK

Psikolog Dr. Louise Hart'ın "The Winning Family"'de (Kazanan Aile) açıkladığı gibi, anne-babalar aile içindeki liderlik rollerinin sorumluluğunu üstlendiklerinde, çocuklar için mükemmel örnek oluştururlar. Hart, anne-babaların ailedeki mutluluğu ve bireysel saygınlığı korumak için sergilemeleri gereken altı liderlik özelliği olduğunu anlatıyor:
Vizyonunuz, hedefiniz ve amaçlarınız olmalı
Liderliğinizi etkili bir biçimde iletmelisiniz
Ailenizin amaçlara odaklanmasını sağlamalısınız
Diğerlerinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalısınız
İlerlemeyi desteklemelisiniz
Başarı beklentisi içinde olmalı ve elde etmelisiniz
Aile ToplantılarıÇocuklarının sorun çözme konusunda iyi alışkanlıklar edinmelerine yardımcı olmanın önemini tartışma konusu edecek az ebeveyn vardır; fakat birçoğu bunu yapmak için zaman ayırmaz. Sorun çözme becerilerine örnek olma fırsatını kesin bir şekilde elde etmenin bir yolu, haftalık aile toplantıları düzenlemektir. Aile toplantılarında bulunmayı -hem anne-babalar hem de çocuklar için-zorunlu kılmak çocuklara bir aile lideri olarak rolünüzü ciddiye aldığınız ve başarıya götüren duygusal ve sosyal becerileri edinmelerine yardım etmek için azimli olduğunuz mesajı verecektir.
Sorun çözme sürecini oluşturduğunuzda, çocuklarınız isterlerse bir sorunu tartışma fırsatına sahip olmalıdırlar. Daha küçük çocuklar bütün aşamalarda yönlendirilmeye ihtiyaç duyacaklardır. Çocuklar, ailedeki önemli konularda anne-babalarına yardım etme şansını elde etmekten hoşlanırlar, onların fikirlerine saygı gösterilmelidir. Sorun çözmenin, her zaman doğru ya da yanlış cevapları içermeyen bir süreç olduğunu unutmamalısınız. Bu etkinlik hem çocuklarınızın duygusal zekasına katkıda bulunur, hem de aile içinde birlik ve dayanışma duygusu yaratır.

KONUŞMA BECERİLERİ

Psikolog David Guevremont, dikkat eksikliği bozukluğu (attention deficit diorder-ADD) olan çocuklarla yaptığı çalışmada bu çocukların çok konuşkan oldukları bilindiği halde, sözlü etkileşimleri başlatmakta zorluk çektiklerini ve diğer çocukların iletişimine tepki vermeye daha az yatkın olduklarını belirtiyor. Konuşma becerilerindeki zayıflık ve diğer sosyal becerilerindeki yetersizlik dolayısıyla, ADD bozukluğu olan çocukların % 50-60'ı, yaşıtları tarafından bir tür sosyal dışlanmayla karşılaşır; bu ise sosyal açıdan daha büyük zorluklara yol açacak olumsuz, saldırgan ve benmerkezci davranışlar sergilemelerini sağlar.
Guevremont, konuşma yeteneklerinde zayıflığın, özellikle çocuklar yeni arkadaş edinmeye çalıştıklarında ortaya çıktığını belirtiyor. Bu çocuklar, diğerlerinin etkinliklerine katılmak ister, ancak yanlış sosyal taktikler seçerler.
Çocuklara daha iyi konuşma becerilerini öğretmek için ne yapabilirsiniz?Birçok ebeveyn için başlıca engel, konuşmak için zaman bulamamalarıdır. Bazı anne-babalar bunu düzenli olarak uyku vaktinde yapar, diğerleri en azından birkaç akşam yemeğinin telaşsız olmasını ve anlamlı sohbetlerle tamamlanmasını sağlar. Uzun yürüyüşler ya da arabayla bir gezinti baş başa konuşmak için iyi fırsatlar sağlayabilir. Anlamlı sohbetlerin özelliği, iki kişinin düşüncelerini ve hislerini, hatalarını ve başarısızlıklarını, sorunlarını ve çözümlerini, hedeflerini ve hayallerini gerçekçi bir şekilde dışa vurmasıdır.

DUYGUSAL ZEKA HAKKINDA HATIRLANMASI GEREKENLER

Çocuklara başkalarına ilgi göstermeyi öğretmek açısından, deneyimin yerine geçebilecek hiçbir şey yoktur; konuşmak yeterli değildir. Belirli duygusal zeka becerileri, özellikle de çocuğunuzun başkalarıyla olan ilişkilerinde gerekli olanlar, sadece duygusal beyne etkili bir biçimde öğretilebilir.
Düşünen beynin mantığı ve dili çocuğunuza değerleri öğretmek açısından önemli olsa da, çocuğunuzun davranışlarını başkalarına yardım ve ilgi edimlerine eşlik eden ait olma ve gurur gibi duygular kadar şekillendirmeyecektir.
Çocuklara küçük yaşta dürüstlüğün değerini öğretin ve onlar büyürken mesajlarınızda tutarlı olun. Çocukların dürüstlük anlayışı değişir ama sizinki değişmemelidir.
Çocuğunuzla ortaklaşa okuyacağınız kitaplar seçerek, güven kurma oyunları oynayarak ve mahremiyeti konusunda değişen ihtiyaçlarına anlayış göstererek, erken yaşlarda dürüstlüğü ve etik kurallarını sohbet konusu yapabilirsiniz.
Utanç ve suçluluk, duygusal "kötü adamlar" değildir. Yerinde kullanıldıkları zaman, anne-babaların çocuklarına ahlaki değerleri öğretebilmelerini sağlayan önemli yöntemlerdir.
Utanç ve suçluluğun uygun kullanımı çocuğunuzun mizacına bağlıdır ancak sizin bunları kullanmanız çocuğunuzun aile desteğiyle yeniden bütünleşmesini sağlayabilir.
Gerçekçi düşünme, kendini kandırmanın karşıtıdır.
Kitaplardan alarak ya da yaratarak okuduğunuz örnek öyküler büyük olasılıkla bu beceriyi öğretmenin en iyi yoludur.
Ayni şeyi siz de yaparsanız, çocuklarınız sorunları ve kaygıları hakkında gerçekçi bir biçimde düşünmeyi öğreneceklerdir. Acı verici olsa bile, gerçekleri çocuklarınızdan saklamayın.
Depresyona, diğer ruh hastalıklarına ve fiziksel sorunlara karşı bir aşılama yöntemi olarak çocuklara daha iyimser olmak öğretilebilir.
İyimserlik hem gerçekçi düşünceden, hem de yaşa uygun zorluklarla karşılaşıp bunlara hakim olma fırsatlarından kaynaklanır.
Ebeveynler çocukları ile ilişki tarzında daha iyimser olmalıdırlar. Çocuklar için en kolay öğrenme yolu, annesiyle babasının yaptıklarını ve söylediklerini gözlemlemektir.
Küçük çocuklar, sorun çözmeyi deneyim yoluyla öğrenirler. Sorunların üzerine atlayıp kendiniz çözmek yerine, onları çözmeye teşvik edin.
Aile toplantıları yoluyla ve kendi hayatınızda gerçek sorunları nasıl çözdüğünüzü çocuklarınıza göstererek, evinizde bir sorun çözme ortamı yaratın.
Sosyal beceriler öğretilebilir
Konuşma becerileri çocukların bireylerle olduğu kadar gruplarla da sosyal ilişki kurmasına yardımcı olur.
Konuşma becerileri arasında kişisel bilgileri paylaşmak, sorular sormak, ilgilendiğini ve benimsediğini göstermek de yer alır.

Kaynak:Lawrance E. Shapiro, Yüksek EQ'lu Bir Çocuk Yetiştirmek

Hiç yorum yok: